İçindekiler tablosu
LGS ( Liseye Geçiş Sınavı ) son zamanlarda fazlasıyla gündemde olan ve öğrenciler tarafından sıkça eleştirilen bir sınavdır. Öğrencilere verilen eğitimin kalitesini ve niteliğini belirleyebilmek için, öğrencilerin başarılarının ölçümünü iyi yapmak önemlidir. Türkiye’de, yerel ve merkezi ölçme sistemi ile öğrenci başarısı ölçülmektedir. Yerel ölçme, öğretmenlerin eğitim öğretim süreci içerisinde öğrencileri değerlendirmek amacıyla yaptıkları ölçme iken merkezi ölçme, merkezi sistem tarafından yapılan ölçmedir.
Türkiye’de, ilköğretimdeki öğrenci başarısını değerlendirmek ve eğitimin niteliğini artırmak için orta öğretime geçiş sınavları merkezi olarak 1998 yılından günümüze kadar uygulanmaktadır. Bu sınavlar yıllar içeresinde içerik ve biçim açısından değişikliklere uğramıştır. İlk uygulamalarda sadece sekizinci sınıf seviyesinde bir kez uygulanan sınavlar sonraki yıllarda her kademede birer kez uygulanmaya başlamıştır. 2013-2014 eğitim-öğretim yılında yapılan değişikliklerle sekizinci sınıf öğrencilerine yılda iki kez (1. ve 2. Dönem olarak) temel eğitimden ortaöğretime geçiş (TEOG) sınavları uygulanmıştır. Sonrasında liselere geçiş sistemi (LGS) olarak ifade edilen yeni sistem 2018-2019 yılından beri kullanılmaya başlamıştır.
Merkezi sınavların değerlendirilmesi farklı boyutlarda ele alınmaktadır. Merkezi sınavlar öğretmenlere bir öz değerlendirme fırsatı sunar. Güncellenen sınav sistemi ile birlikte bu sınav içeriklerinin incelenmesi öğretim uygulamalarının anlamlandırılmasına katkı sağlayacaktır. Matematik programları açısından bakıldığında ise, merkezi sınavlarda sorulan soruların tüm öğrenme alanları göz önünde bulundurularak hazırlanmasının planlandığı görülmektedir. Bu kapsamda ortaöğretime geçiş sınavlarında öğrenciler sırası ile sayılar ve işlemler, cebir, geometri ve ölçme, veri işleme ve olasılık öğrenme alanları açısından sınanmaktadır .
Sınav içeriklerinde belirli öğrenme alanlarının ön plana çıkması sınıf içi öğretim süreçlerini etkilemekte ve sınavda yer alamayan alanların öğretimi ihmal edilebilmektedir . Bu doğrultuda yenilenen ortaöğretime geçiş sınavlarının öğrenme alanlarına göre dağılım özelliklerinin belirlenmesi sınıf içi öğretimlerine yönelik değerlendirmeler yapılması bağlamında önemlidir. Sınav içeriklerinin öğrenme alanları dağılımının incelenmesinin yanında, sınavlara yer alan problemlerin bilişsel düzeyleri de merak konusu olmuştur. Sınav içeriklerinin bilişsel özelliklerinin değerlendirilmesinde kullanılan araçlardan biriside TIMSS (Trends in International Mathematics and Science Study) bilişsel boyutlarıdır. TIMSS çalışması matematiksel soruları bilme, uygulama ve muhakeme yapma olmak üzere üç bilişsel alan becerisi düzeyinde ele almaktadır. TIMSS bilişsel alanlarının ders kitaplarında, öğretim programlarında veya sınavlarda dağılımları ile ilgili farklı çalışmalar alan yazında bulunmaktadır.
26 Mart 2018’de yürürlüğe giren Milli Eğitim Ortaöğretime Geçiş Yönergesi’ nin ikinci bölümünde yeni uygulanacak LGS’ nin soru niteliğine ilişkin “…öğretim programlarında belirlenen kazanımlar esas alınarak öğrencinin okuduğunu anlama, yorumlama, sonuç çıkarma, problem çözme, analiz yapma, eleştirel düşünme, bilimsel süreç becerileri ve benzeri becerilerini ölçecek nitelikte hazırlanır.” şeklinde yapılan açıklamadan hareketle LGS sorularının birçok beceriyi – özellikle üst düzey becerileri- aynı anda ölçmeyi amaçladığı söylenebilir. Bu doğrultuda öğrencilerin farklı düzey bilişsel süreçlerinin geliştirilmesinin hedeflendiği yeni sınav sistemindeki içeriklerinin incelenmesi gerekliğine işaret etmektedir. Problem çözme, matematik öğrenmede önemle vurgulanan becerilerdendir. Problem çözmeyi; muhakeme, analiz, argüman yapılandırma ve yenilikçi stratejiler geliştirilme becerileri içeren bir süreç olarak tanımlamaktadır.
Problem çözme, 2003 yılı PISA (problem solving assessment framework) problem çözme çerçevesinde (Organisation for Economic Co-operation and Development, 2003) ilk kez bir öğrenme alanı olarak ele alınmış olup problem çözme becerisi; “… bireyin, bilişsel süreçleri çözüm yolunun aşikar olmadığı ve uygulanabilecek öğrenme alanlarının matematik, fen ve okuma temel alanlarından biriyle sınırlandırılamadığı gerçek disiplinler arası problemlerle mücadele etmek ve çözüm bulmak için kullanma becerisi ” olarak tanımlanmaktadır. Daha sonra bu tanım daha da kapsamlı bir şekilde PISA 2012 problem çözme alanı KEFAD program çerçevesinde ele alınmıştır. Bu çerçeveye göre; “ Problem çözme, bireyin çözüm yönteminin hemen aşikâr olmadığı durumlarda problemi anlamak ve üstesinden gelmek için bilişsel süreçleri gerçekleştirme becerisidir. Problem çözme, kişinin üretici ve yansıtıcı bir vatandaş olarak potansiyelini gerçekleştirmesi için böyle durumlarla meşgul olma istekliliğini içerir. ” Bu doğrultuda sınav içeriklerinin problem çözme süreçleri ele alacak şekilde belirlenmesi önem arz etmektedir.
Yenilenen LGS sınav sistemiyle birlikte, soru türlerinin alışılagelmiş uygulamalarla örtüşmemesi, kavramsal düzeyde kalıp işlemsel süreçleri sorgulamadan uzak olması, soruların üst düzey düşünsel süreçleri gerektirmesi gibi durumların sonucunda öğretim programı hedeflerinden uzaklaşılmış ve daha çok hız ve test çözme becerilerini geliştirme veya sadece sınav konularına odaklanma gibi teknik konulara yöneldiği gözlemlenmiştir. Bunla birlikte literatürdeki bazı çalışmalar öğrencilerin rutin olmayan problem çözme süreçlerinde zorlandıklarını ortaya koymaktadır. Öğrencileri rutin olmayan problemlere alıştırabilmek için bu tür problemlerin sınıf içinde kullanılması, öğrencilerin problem çözme süreçlerini deneyimlemesi ve bu süreçte kendilerini geliştirmeleri önemlidir.
Hata!
Yorumunuz Çok Kısa, Yorum yapabilmek için en az En az 10 karakter gerekli